Tüketim Çılgınlığı, Savaş, Nefret; Paylaşmak, Barış, Sevgi… Az önce iki farklı gruptan altı farklı kelime okudunuz sol gözünüzü ilk üçlü ile sağ gözünüzü ikinci üçlü ile bağdaşlaştırın ve uzun vadeli olarak yaşadığınız olayları gözlemleyin ve bakalım Modern(!) dünyada algı yönetimi kavramı ne kadar hayatımıza girmiş, ilk gördüğünüz üç kelime ikinci grubun önüne nasıl geçmiş.
Modern İnsanın Bunalımları serisinin ilk yazısı modern insanın çelişkileri ve bunların sebeplerine yönelikti. Şimdi ise insanın kavrama akılda düşünerek sonuçlandırma işlemlerinin sonucu olan algı kavramı karşımıza çıkıyor ki şirketler, ülkeler, düzenler, patronlar, reklamlar (ve anneler komşu çocuğu yaklaşımıyla bizler üzerinde bir algı yönetimi örneği sergilerler) bizleri bizim algımız üzerinden yönetiyorlar yönlendiriyorlar ve yorulmak istemeyen beynimizi çoğunlukla çemberin içine alıyorlar.
Peki algı kavramı tam olarak nedir?
Algı duyusal organlar tarafından alınan bilgilerin yakalanmasını sağlayan zihinde işlenilen ve anlamlı hale getiren yetenektir.
Biz insanlar için üretim ve tüketim süreci bir zorunluluktur. Beslenme barınma gibi ihtiyaçlarımız bu ana çerçevede gerçekleşir. Düşünce de buna benzer süreçlerden geçiyor diyebiliriz.
İlk önce tüketimi ele alalım üretici ürettiği ürünü daha karlı ve geniş bir kitleye ulaştırmak ve satmak ister. Tüketici için ise ihtiyaçlar genellikle aynı yöndedir yani tüketicinin gereğinden fazla alış veriş yapması mantıksızdır. Lakin üretici pazarlama sürecinde tüketicinin algı mekanizmasını yönetir reklamlarla bilinçaltına ulaşabilen bir yöntem izlerse algıyı yönetmiş olur. Ve günümüzde olduğu gibi tüketicinin tüketim çılgınlığı ve içindeki tükenmez boşluk dibi gözükmeyen bir kuyu halini alır.
Burada örnek olarak Amerikan sigara firması ” lucky strike “ firması kadınların sigara kullanım oranından rahatsız olmuş ve sigarayı kadınlar arasında yaymak adına iki farklı strateji izlemiştir biri Amerika’nın ünlü sokaklarında zengin kadınların ellerindeki sigaralar ile kadın hakları özgürlük konuları ve sigara tüketimini bağdaşlaştırarak fikir aşılama üzerinden kadınların algılarını yönetmiştir. Bir diğer strateji ise firmanın renkleri adınadır. Firma o dönemde yeşil renkli bir tasarıma sahipti ve bu renk kadınlar tarafından pek sevilmiyordu ve bu iki yöntemin fikrinin sahibi Edward Bernays (Kendisi aynı zamanda halkala ilişkilerin babası olarak tanınır.) çok akıllıca bir yaklaşımda bulunarak firmanın rengini değiştirmek olanaksız ise modanın rengi değiştirebiliriz düşüncesiyle yeşil akımını o dönem Amerika’da uygulamıştır. İki örnekte de algının firmalar üzerinden kitlesel olarak yönetimini görüyoruz.
Gelelim biraz da toplumsal yargılar, fikirler ve inançlar üzerinden algı yönetimine ki bu çok kapsamlı ve geniş bir yapıya sahiptir. Buna ise dini öğretilere karıştırılan ve dinin özüne aykırı olan hurafeler örnek verilebilir. Avrupa’da baş gösteren ve kökeni çok eskilere dayanan İslamafobi kavramı ve son yıllarda artış gösteren ırk bazındaki saldırılar da yine algı yönetiminin öteki üzerinde uygulandığı ve saldırgan bir tutuma dönüşmüş hali olarak karşımıza çıkar.
Avrupa medeniyetinin son birkaç yüzyıl da uygulamış olduğu sömürgecilik de bu kategoride incelenebilir. Çağdaş-İlkel ayrımı, ve Darwin teorilerine göre oluşmuş arı ırk düşüncesi bilimsel bir ırkçılığa dönüşmüş ve bu fikirler ışığında sömürülere temel oluşturma yönüyle sömürü sistemini meşrulaştırma girişimleri olarak bir algı yönetimi örneği olarak verilebilir.
Roma Arenalarında katledilen insanları bir zevk ve eğlence aracına dönüştürüp insanların bu tüketim zincirinin bir parçası haline getirilmiş olması bir yandan ölüm bir yandan eğlence ve diğer bir yandan da ekonomik kazanç bize insanların algılarının yönetildiğini gösterir.
Ve ya kan, gözyaşı ve nefret götürdüğünüz coğrafyalara Demokrasi götürüyoruz deyip tüm Dünya’ya karşı bir algı yönetimi örneği verebilirsiniz.
Toplumda çoğu kişi farkında olmadan veya farkında olarak bu kavramı kullanır. Lakin bunun insanları aldatmaya yönelik olması ise bunu modern insanın bunalımlarından biri haline getirir. Modern(!) Batı ve Amerika’da kölelerin efendilerine karşı bulundukları durumları kaderleri zannetmeleri ise vehametin bir başka yanıdır.
Şimdi ilk başta ki altı kelimeyi gözünüzün önüne getirebilir ve zihinsel kavramanızın sonucu olan algınızı hangi tarafa yönlendireceğinizi seçebilirsiniz.
Modern İnsanın Bunalımları Serisi olarak bu yazımızda dönüşümün başlıca engellerinden biri olan Algı Yönetimi kavramını inceledik. İnsanın kararlarını yaşayışını fikirlerini ve bunların ortalaması olan dünya görüşünü etkileyen bu başlık sağlıklı bir düşüncenin de önündeki engellerdendir.
Dönüşüm düşünce ile başlar, düşünceler zihinlerde tasarlanır, zihniniz ise sizin elinizde.
Bir diğer sayıda görüşmek üzere…
Abdurrahim KARADEMİR
Yorumlar
Yorum Gönder