Ana içeriğe atla

ELEKTRİKLİ ARABALAR




Elektrikli arabalar günümüzde oldukça revaçtadır. Lakin ilk çıktığından 2000’li yıllara kadar bazı sorunlarından dolayı pek de tercih edilmemiştir. Bu sorunların en başında tek şarj ile gidebileceği mesafe, şarj süresi, altyapı eksikliği, fiyatının pahalı olması vb. gelmektedir. Şaşırtıcı olansa bu sorunların günümüzde bile hala tam olarak çözülememiş olması.

Hibrit arabalar:

Piyasada elektrikli arabalardan farklı olarak bir de hibrit arabalar bulunmaktadır. Bu arabalar elektrikli arabalardan oldukça farklıdır. Elektrikli arabalarda yalnızca elektrik enerjisi kullanılır ve şarj etmeniz gerekir. Hibrit arabalarda ise hem içten yanmalı motor bulunur hem de elektrik motoru ve şarj etmeniz gerekmez. İçten yanmalı motora bağlı bir dinamo araba hareket ederken elektrik motorunu şarj eder. Bu tip arabalarda yüksek hızlarda ve kalkışlar sırasında içten yanmalı motor çalışır, şehir içi kullanımda ve düşük hızlarda ise elektrik motoru dereye girer. Zaten bu arabaların üretilmesinin temel amacı yakıt tasarrufudur. Açıkçası satışlarının artması da pek beklenmiyor.

Elektrikli arabaların pahalı olmalarının en önemli sebebi, pillerini oldukça zor üretilmesi ve kullanılan malzemenin pahalı olmasıdır. Yoksa diğer parçaları normal araçlara daha az parçası vardır ve daha basittir. Pil en ağır ve en çok yer kaplayan parçadır. Dengeyi sağlaması için arabanın altına konur. Bu da yol tutuşunu arttırır ve daha az yer kaplamasını sağlar.

Elektrikli araçlarda genellikle enerji kazanımlı fren sistemleri bulunur. Frenleme sırasında açığa çıkan enerji tekerleğe bağlı olan dinamolar sayesinde bir sonraki hızlanmada kullanılmak için depolanır. Böylelikle normal araçlarda olduğu gibi enerji kaybı yaşanmaz.
Peki ya elektrikli araba almalı mıyız?
Evet, sorulması gerek en önemli soru bu. Aslında bu sorunun cevabı tamamen kullanıcıya kalmış. Avantajlarının olduğu kadar dezavantajları da çok. Bunu birkaç başlık altında daha rahat bir şekilde işleyelim:

1-Elektrikli arabalar karlı mı?

Kısa vadede fiyatları diğer araçlara göre fazla olsa da uzun vadede oldukça karlı. Birkaç sene içerisinde fiyat farkını kapatıyor hatta kara bile geçiriyor. Yapımlarının kolaylaşması, daha ucuz pillerin üretilmesi gibi nedenlerden dolayı günden güne fiyatının da azaldığını göz önünde bulundurursak evet, oldukça karlı.

2-Performanstan ödün veriyor mu?

Hayır, tam aksine uzun süreli yüksek performansa uygun olmasalar da diğer araçlardan yüksek olan tork ve beygir gücü arabanın performansını oldukça arttırıyor, pilin ağırlığı dolayısıyla araba daha ağır olduğundan yol tutuşu da yüksek oluyor.

3-Dünya için önemi:

Günümüzde oldukça büyük bir sorun olan küresel ısınma dünyada yaşayan tüm canlıları olumsuz bir şekilde etkiliyor. Mevsimlerin zamanını bozuyor, kutuplardaki buzulları eriterek su seviyesini yükseltiyor. Küresel ısınmaya da sera etkisi neden oluyor. Arabaların egzozlarından çıkan zehirli gazlar sera etkisini önemli ölçüde arttırıyor. Yani eğer dünyada kullanılan araçlar çevreci olursa-elektrikli arabalar gibi- sera etkisini dolayısıyla da küresel ısınmayı azaltabiliriz.       

4-Şarj sorunu:

Bu madde belki de elektrikli araçların tek sorunu. Tek şarj ile gidilebilecek mesafe, şarj süresi, altyapının yeterli olmaması kesinlikle göz önünde bulundurulması gereken etkenler. Çünkü seyahat süresini uzatacak ve biraz daha zor bir hale getirecektir.
 Elektrikli araba üreticiliğinde öncü firma olan Tesla bu problemlere çözüm bulmak için çalışıyor. Kısmen bulmuşlar da, son yapılan testlerde menzilin 520km’ye çıkarıldığını ve %80 şarj doluluğuna yarım saatte ulaşıldığını paylaşmıştı. İlerleyen yıllarda bu rakamların daha iyi olacağını varsayarsak elektrikli arabaların geleceklerinin oldukça parlak olduğunu fark etmek zor değil.

Bir sonraki teknoloji yazımızda görüşmek üzere…
                                                                                                                                        Batuhan ODÇIKIN

Kayankça: Bilim ve Teknik dergisi, 629. Sayı – Elektrikli Araçlar

















Yorumlar

  1. Gençsel ifadesi pek yakışmamış
    1-Yerli değil sel takısı biraz batı yı anımsatıyor.
    Herşeye rağmen iyi olmuş elinize sağlık.Süreklilik önemli.vesselam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorum ve önerileriniz için teşekkür ediyor fikirlerinizi değerlendirmeye alıyoruz.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

DOĞU TÜRKİSTAN KAN AĞLIYOR!

    Uygurlar Kimdir? Uygurlar (Uygur Devleti), şehir hayatına ge çen ilk Türk Devleti olmasının yanında tarih, sanat ve kültürel yönlerden büyük bir medeniyet kurmuş ve günümüze kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir. Uygurlar, kadim Türk tarihinin önemli parçalarından biri olan ve Türklerin en eski topluluklarından olan Töles’lerin bir boyudur. Türk tarihine sayısız kitabe, yazıt ve kültürel eserler bırakan Uygurlar yerleşik hayata geçerek yegane geçim kaynağı olarak tarım ve ticareti seçen ilk Türk topluluğu olmuştur. Uygurlar, tarih sahnelerine kendi devletlerini kur arak çıkmalarından önce de tarih kaynaklarında çok kez geçmişlerdir. Uygurlar, ilk olarak Hun dönemindeki hakimiyet mücadelelerinde ve Çin’in bu bölgedeki faaliyetleri sürecinde karşımıza çıkıyor. Hun döneminin sona ermesi ve Göktürk olarak tabir ettiğimiz Türk Birliğinin oluşmasıyla ortaya çıkan Büyük Türk Federasyonu döneminde sahip oldukları beylik Türk Birliğine i lhak edilmiştir . Uygurların Çin ile p

GENÇSEL GELİŞİM SOHBETLERİ

GENÇLİK VE ÖZGÜVEN İlerleyen sayılarımızda da Uzm. Klinik Psikolog Semih Gelegen Hocamızla düzenli olarak devam ettireceğimiz, konseptimize uygun olması için gençsel gelişim söyleşileri adını verdiğimiz kişisel gelişim sohbetlerinde, günümüz gençliğinin psikolojik ve ruhsal açıdan merak ettiği ve kendini eksik hissettiği konulara değinmeye çalışacağız. Kişisel gelişim deyince aklınızda sıkıcı psikolojik terimlerin canlandığının farkındayız ve söyleşilerimizi bu doğrultuda sizlere eğlenceli hale getirmeye çalıştık lafı çok uzatmadan sözü hocamıza bırakalım… Özgüven nedir ve gençler bu kavramı nasıl algılamalıdır? Özgüven bireyin kendisini tanıması kendi analizini yapmasıdır özünde kendisi ile barışık olan bir gence özgüvenli bir genç diyebiliriz. Kendi kararlarımızı kendimizin alıp uygulayabilme yeteneğimizdir aslında özgüven. Kişinin kendisine verdiği değer özgüvenin en temel tanımıdır. Özgüven eksikliği yaşayan bir genç hayatında ne gibi sorunlarla karşılaşabilir? Özg

MODERN İNSANIN BUNALIMLARI -ALGI YÖNETİMİ-

Tüketim Çılgınlığı, Savaş, Nefret; Paylaşmak, Barış, Sevgi… Az önce iki farklı gruptan altı farklı kelime okudunuz sol gözünüzü ilk üçlü ile sağ gözünüzü ikinci üçlü ile bağdaşlaştırın ve uzun vadeli olarak yaşadığınız olayları gözlemleyin ve bakalım Modern(!) dünyada algı yönetimi kavramı ne kadar hayatımıza girmiş, ilk gördüğünüz üç kelime ikinci grubun önüne nasıl geçmiş. Modern İnsanın Bunalımları serisinin ilk yazısı modern insanın çelişkileri ve bunların sebeplerine yönelikti. Şimdi ise insanın kavrama akılda düşünerek sonuçlandırma işlemlerinin sonucu olan algı kavramı karşımıza çıkıyor ki şirketler, ülkeler, düzenler, patronlar, reklamlar (ve anneler komşu çocuğu yaklaşımıyla bizler üzerinde bir algı yönetimi örneği sergilerler) bizleri bizim algımız üzerinden yönetiyorlar yönlendiriyorlar ve yorulmak istemeyen beynimizi çoğunlukla çemberin içine alıyorlar. Peki algı kavramı tam olarak nedir?  Algı duyusal organlar tarafından alınan bilgilerin yakalanmasını s

GOL KRALI: PELE

GOL KRALI: PELE     Asıl adı “Edson Arantes do Nascimento” olan, arkadaşları tarafından yaramaz anlamına gelen “Peli” lakabını takıldı. Bu lakap günümüze ‘Pele’ olarak geldi. 23 Ekim 1940’ta  Brezilya’nın Três Corações kentinde çok fakir bir ailede Dünya’ya geldi.     Pele futbol hayatından önce ayakkabı boyacılığı yapar. Ancak efsanevi futbolcunun futbol oynayışını gören Waldemar De Brito bu çocuğun ileride bir yıldız oyuncu olacağını düşünerek Sao Paulo’ya götürür ve Santos’un teknik adamıyla tanıştırır.  16 yaşında adını duyuran ve ardından Santos Kulübüne transfer olan Pele ilk karşılaşmada oynadığı oyunla bir gol kaydederek göz doldurdu. Bunu gören milli takım antrenörü Pele’yi daha 17 yaşındayken milli takımına kattı. O zaman İsveç’te düzenlenen 1958 Dünya Kupasına yedekte gitti. Oynadığı süre boyunca dikkatleri üzerinde toplayan efsanevi futbolcu muhteşem oynayarak ilk on birde forma bulmaya hak kazandı. Brezilya’nın kazandığı ilk kupada ilk on birde oynayan Pele 5-

ENDER GÖRÜLEN HASTALIKLAR

ERİĞİN FAYDALARI: Erik vitamin ve mineral yönünden zengin bir besin olup içerisinde A, B2, B3, B6, E, K vitaminleri ile potasyum, florür, fosfor, magnezum, demir, kalsiyum ve çinko bulunmaktadır. İçeriğindeki lif safesinde diyet için de kilo vermeye katkı sağlayan faydalı bir besindir. Eriğin fayda ettiği birkaç hastalık:     Osteoporoz Tedavisi: Erik tüketimi kemik sağlığına iyi gelerek kemikleri güçlendirir ve osteoporozu önler               Kolesterole Katkısı: Kötü kolesterol olarak bilinen LDL'nin azalmasına, iyi  kolesterol HDL'nin artmasına katkı sağlar. Alfa- Mannosidoz: Al­fa-man­no­si­doz; im­mün ye­ter­siz­lik, yüz ve is­ke­let sis­te­mi anor­mal­lik­le­ri, işit­me bo­zuk­lu­ğu ve bi­liş­sel iş­gör­mez­lik­le ni­te­le­nen ka­lıt­sal ge­çiş­li ve çok nadir görülen li­zo­zo­mal bir depo hastalığıdır. Bo­zuk­lu­ğa li­zo­zo­mal al­fa-man­no­si­daz ek­sik­li­ği ne­den olur. Al­fa-man­no­si­doz, oto­zo­mal çe­ki­nik şe­kil­de ka­lıt­sal ola­rak ge­çer v e 19

BİLİM KURGU FİLMİNDEN FIRLAMIŞ TEKNOLOJİ: CRISPR

 Günümüzde genetikle alakalı  birçok çalışma yapılmakta ve bu çalışmalardan bir tanesi şu sıralar herkesin dilinde olan CRISPR peki nedir bu CRISPR? Genom düzenleme için kullanılan bir teknolojidir CRISPR. Aslında CRISPR/Cas9 sisteminin çıkış noktası bakte ri ve virüsler arasındaki etkileşimdir. Bu etkileşim şöyle gerçekleşir: Virüsler bakterilere saldırırken, bakteri yüzeyine tutunur ve bakteriye kendi DNA’sını enjekte eder. Bu virüs DNA’sı, bakterinin genetik yapısına girerek virüslerin üretilmesine neden olur. Bakteriler bu duruma karşı bir korunma mekanizması geliştirmişlerdir. Bu sistemde virüsün DNA parçası bakterinin Cas9 enzimi ile taranır. Bakteri, virüs DNA’sını tanımladığında bu  enzim yardımıyla keser. Bilim insanları bunu bir genoma uygularken ilk olarak DNA ya zarar vermek zorunda. Bu zarar çift sarmalın iki sarmalında da oluşan bir yırtılma şeklinde oluşuyor. Sonra hücresel yenilenme devreye giriyor ve bilim insanları bu yenilenme sürecini istedikleri

MODERN İNSANIN BUNALIMLARI

         Malumumuz ki Dünya son üç yüz yıldırlı eskide olduğundan çok daha farklı bir yöne, konuma evriliyor. Hem değişiyor hem dönüşüyor. Teknoloji denilen kavram önümüze farklı bir o kadar da güzel imkanlar sunuyor. Lakin biz bu yazı dizisinde teknolojiyi, bilimi, sanatı, konuşmayacağız ancak konumuz bu kavramlara bir o kadarda bağlı olacak.   Biz Modern İnsanın Bunalımları serisinde insanın hem bu kavramlar ışığında nasıl değiştiğini hem de bu süreçte diğer insanlarla aralarındaki ilişkiyi inceleyeceğiz. Biraz tarihsel biraz sosyolojik değerlendirmeler yapacağız.                 Konumuzun tarihsel kısmı çok önemli modern insanın ilişkilerini anlamamızda belki de en önemli noktayı oluşturuyor diyebiliriz. Gelin hep beraber Coğrafi keşiflere kadar uzanalım.   Coğrafi keşiflerle Asya’daki zenginliğe alternatif yollar arama süreci Avrupalı denizci, seyyah ve kaşiflerin yeni kıtalar yeni insanlar tanımalarına yol açmıştı. Ve bu insanların tenleri ve yaşam koşulları birde diller

KORONANIN ATALARI

Offf! Sıktı ama şu Korona muhabbeti dediğinizi duyar gibiyim ama bence o kadar peşin hükümlü olmayın. Çünkü geçmişte yaşanmış salgın hastalıkların çözüm yolunu ararken kullanılan metotlar, bugün bizim için bu zorlu süreçten bir çıkış yolu olabilir. Çünkü tarihimizden sağlık ve ekonomik şartlarının günümüze göre çok daha kötü olduğu zamanlarda, insan vücudu üzerinde çok daha ağır sonuçlar doğuracak sayısız virüs çeşidi geçmiştir. Peki, bu virüsler nasıl çıkmış, ne kadar sürmüş, ne kadar can almış ve en önemlisi nasıl son bulmuş. İsterseniz hızlıca şu virüslerin tarihine bakalım… Antoninus (Galen) Salgını Milattan sonra 165 ve 180 yılları arasında yaşanan salgının Doğu seferinden dönen Roma İmparatorluğu askerleri tarafından getirildiği varsayılmaktadır. Günde yaklaşık 2000 kişinin ölümüne sebep olduğu bilinen İlk büyük veba salgınıdır. Hastalığın çiçek ya da kızamık olduğunu söyleyenler olsa da gerçek sebebi tespit edilebilmiş değildir Tabii dönemin şartlarına göre çok büyük

ŞEHR-İ RAMAZAN’I FIRSAT BİLMEK

     Ramazan ayının son günlerinde, oruç tutanlardan birkaç kişi namaz sonrasında toplanıp Nasrettin Hocanın yanına gitmişler. Demişler ki: – “Hocam Ramazan bitti gidiyor… Biz elimizden geldiğince onu hoş geçirmeye çalıştık. Acaba bizden memnun kaldı mı ki?” Nasrettin Hoca cevap vermiş: – “Kalmıştır elbet… memnun kalmasa her sene 10 gün erkenden gelir mi?” Cemaatten biri çıkmış ve demiş ki: – “Ama Hocam, böyle bereket dolu bir ayın bitmesinden dolayı biz çok üzülüyoruz”. Nasrettin Hoca: – “Bilmez miyim hiç? Ramazan bitti diye üzüntünüzden 3 gün Bayram yapıyorsunuz…” Nasreddin Hocanın fıkrası ile güldükten sora oruç ibadeti hakkında bilgi vermek münasip olur. Allah’ın kullarına emrettiği ve birçok menfaati de barındıran ibadetlerden biri de hiç şüphesiz oruçtur. Bu durum Kur’an- Kerim’de şöyle anlatılmıştır: "Ey iman edenler! Sizden öncekilere olduğu gibi, size de oruç tutma yükümlülüğü getirilmiştir; bu sayede kendinizi koruyacaksınız. Oruç sayılı g