Ramazan ayının son günlerinde,
oruç tutanlardan birkaç kişi namaz sonrasında toplanıp Nasrettin Hocanın yanına
gitmişler.
Demişler ki:
– “Hocam Ramazan bitti
gidiyor…
Biz elimizden geldiğince onu
hoş geçirmeye çalıştık.
Acaba bizden memnun kaldı mı
ki?”
Nasrettin Hoca cevap vermiş:
– “Kalmıştır elbet… memnun
kalmasa her sene 10 gün erkenden gelir mi?”
Cemaatten biri çıkmış ve demiş
ki:
– “Ama Hocam, böyle bereket
dolu bir ayın bitmesinden dolayı biz çok üzülüyoruz”.
Nasrettin Hoca:
– “Bilmez miyim hiç?
Ramazan bitti diye
üzüntünüzden 3 gün Bayram yapıyorsunuz…”
Nasreddin Hocanın fıkrası ile güldükten sora oruç ibadeti hakkında bilgi vermek münasip olur.
Nasreddin Hocanın fıkrası ile güldükten sora oruç ibadeti hakkında bilgi vermek münasip olur.
Allah’ın kullarına emrettiği ve birçok menfaati de
barındıran ibadetlerden biri de hiç şüphesiz oruçtur. Bu durum Kur’an- Kerim’de
şöyle anlatılmıştır: "Ey iman edenler! Sizden öncekilere olduğu gibi, size
de oruç tutma yükümlülüğü getirilmiştir; bu sayede kendinizi koruyacaksınız.
Oruç sayılı günlerdedir. İçinizden hasta veya yolculukta olanlar başka günlerde
tutabilirler; hasta veya yolcu olmadığı halde oruç tutmakta zorlananlar ise bir
fakir doyumluğu fidye vermelidir. Daha fazlasını veren, kendine daha fazla
iyilik etmiş olur; fakat yine
de, eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır". (Bakara suresi 183-184 ayetler)
de, eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır". (Bakara suresi 183-184 ayetler)
Oruç dilimize farsça “rûze” kelimesinde girmiş ve Arapça ’da savm kelimesi ile ifade edilir. “Savm” kelimesi "bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak, engellemek" anlamında kullanılır. Fıkıhta imsak vaktinden iftar vaktine kadar, bir amaç uğruna ve bilinçli olarak, yeme içme ve bazı durumlardan uzak durmak demektir.
İmsak vakti, tan
yerinin ağarmasıdır. Bu andan itibaren yatsı namazının vakti çıkmış, sabah
namazının vakti girmiş olur. Ayrıca bu vakit sahurun sona erip orucun başlamasıdır.
İftar vakti ise, oruç yasaklarının sona erdiği, akşam
namazının girdiği, güneşin batma vaktidir.
Kur’an-ı Kerim’de orucun başlangıç ve bitiş vakti, şöyle
belirtilir: "...Fecrin beyaz ipliği (aydınlığı) siyah ipliğinden
(siyahlığından) ayırt edilecek hale gelinceye kadar yiyip içiniz; sonra, akşama
kadar orucu tamamlayın..." (Bakara suresi 187. ayet.)
Oruç tutmamayı mubah kılan mazeretler de vardır. Bunlar; yolculuğa çıkmak, hastalık, gebelik ve çocuk emzirmek, yaşlılık, ileri
derecede açlık ve susuzluk, zor ve meşakkatli işlerde çalışmak gibi
durumlardır.
Oruç ile ilgili kısa bilgiler verdikten sonra şimdi
asıl meselemize değinelim. Bu Ramazan’da evimizde olacağımız için, bu yılın Şehr-i
Ramazan’ı bütün haneler için çok farklı olacak. Her şeyden önce herkes bu yıl “On
Bir Ayın sultanı” Şehr-i Ramazan’ı evinde misafir edecek ve büyük bir ihtimalle
aynı şekilde evinden uğurlayacak. Ayrıca Camilerin kapanması da cemaat
sevabından mahrum kalma acısını yüreklere kor gibi düşürdü. Bu durum
bakıldığında büyük bir kayıp gibi görünüyor. Ancak unutmamalıdır ki, mü’min
kayıp zamanlarda bile zararını kâra çevirmesini bilendir. Bakara suresinin "Bazen hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlı
olur. Kimi zaman da sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olabilir.
Netice itibarıyla neyin hayır ve neyin şer getireceğini sadece Allah bilir, siz
bilmezsiniz." 216. ayeti iyi okunarak ve idrak edilerek
bir duruş sergilenirse “zarar” diye tabir ettiğimiz durumlar “kâr” ürünlerine
dönüşebilir. Bunun için Allah resûlünün (s.a.v.) Kur’an’da da söylendiği üzere
örnek hayatlarına bakmak lazım.
Resûlullah’ın
(s.a.v.) hayatında Ramazan, asla işlerin tatil olduğu bir zaman dilimi olmamıştır.
Aksine Bedir ve Mekke-i Mükerreme’nin fethi gibi ciddi durumlar Ramazan’da
yaşanmıştır. Bu mübarek ayda acı tatlı birçok hadisenin meydana geldiği
unutulmamalıdır. Örneğin Peygamberimiz (s.a.v.) Bedir’de iken Hazreti
Osman’ında eşi olan kızı Rukiyye Ramazan’da vefat etmiş ve Peygamberimiz
(s.a.v) kızının cenazesine katılamamış, Bedir’de döndükten hemen sonra Şevval
ayında kızının mezarını ziyaret etmiştir. Müşriklerin Bedir’in intikamını
almaya gelecekleri haberi üzerine Uhud’un hazırlıkları da Ramazan ayında
gerçekleştirilmişti.
Hatta Resûlullah’ı (s.a.v.) ve Hazreti Aişe validemizi
inciten ifk hadisesi de Ramazan ayının içinde yaşanmıştı. Bunun yanı sıra Ben-i
Mustalik kavmi topluca bu ayda Müslüman olmuştu.
Özet olarak olumsuzluklara rağmen Resûlullah’ın
(s.a.v.) hayatında Ramazan ayı geldi diye dünya ’ya kepenk indirilmemiş;
görüldüğü gibi hayat devam etmiştir. Hayatının her karesi ibadet ekseni ile
geçen Resûlullah’ın (s.a.v.) Ramazan’da yoğunlaştığı belli başlı ibadetler
olmuştur. Hiç şüphesiz Kur’an onun hayatında hep en önemli yerde durmaktadır.
Bilindiği üzere Resûlullah (s.a.v.) Ramazan ayında Cebrail (a.s) ile mukabele
yapmıştır. Bizler de Kur’an’ın muhtevasını anlamaya yönelik bir tefsir veya
kısa anlatımlı mealler takip ederek Ramazan ayımızın bereketini yoğun bir
şekilde yaşayabiliriz. Diğer yandan Sahabeleri olgunlaştıran Ramazan’a denk
gelen ayetleri de unutmamak gerekir. Bu günleri birer fırsat bilerek ailece
beklenen olgunluğa erişebilmek için daha çok okuyarak, daha çok dinleyerek ve
miracımız olan namaz ibadetine ayrı bir itina göstererek Ramazan’ı bereketli
geçirebiliriz. Bu arada Ramazan ayının unutulmazları arasında yer alan Teravih
namazını da Teheccüd namazı ile birlikte gecelerimizi aydınlatan fener olarak
bir kenarda tutmayı ihmal etmemeliyiz. Her zaman yapılma fırsatı olan bu
ibadetlerin bu Ramazan’da da yapılma fırsatı diğer Ramazanlara nispeten sevabı
katlanarak devam ediyor. Bütün bunların
yaşanırken kalıcı bir alışkanlığa dönüşen güzel bir Ramazan hediyesi
olabileceği unutulmamalıdır. Ayrıca alışık olmadığımız Ramazan ayının
incilerinden olan “i’tikaf” Allah resûlunün ihmal etmediği ibadetlerdendir. Bizler
de nasıl olsa evlerimizdeyiz. Fırsat bilip evimizin bir odasını veya bir
köşesini “i’tikaf” yapabileceğimiz alana dönüştürebiliriz.
Görüldüğü gibi dünyanı gündemi virüs olsa da bizim için Ramazan fırsatları ile birlikte geliyor ve bireye bakan cihetiyle bu yılın Ramazan’ı daha ferdi bir şekilde geçecek.
Birazcık irade ve gayretle günlerimizi planlayarak mağfiret ayı olan bu Ramazan’ı geleceğimizi aydınlatacak bir şekilde geçirebilirsek, yarınlarımız tam manası ile bayram olur inşallah.
MUHAMMED BAYRAK
Yorumlar
Yorum Gönder